Ancak yöneticilik söz konusu olduğunda aynı artıştan söz etmek mümkün değil. 128 devlet üniversitesinin sadece 5’inde kadın rektör görev yapıyor. 74 vakıf üniversitesinin 14’ünde kadın rektör bulunuyor. Eğitim uzmanı Alaattin Dinçer’in bu konudaki analizi şöyle:
“Kadın öğrenci sayısının daha yüksek olduğu sağlık ve refah, eğitim, sanat ve beşeri bilimler alanlarında bile yöneticiliğin çoğunluğu erkeklerde. YÖK açıklamasında kullanılan tanımlarda bir netlik yok. Bir yerde “kız” tanımı kullanılırken başka bir yerde tanım “kadın” olarak geçiyor. Oysa bütün açıklamalarda mutlaka “kadın” tanımı kullanılmalı.
Türkiye’deki üniversitelerde toplam 181 bin 498 öğretim elemanı bulunuyor. Bunlardan 97 bin 291’i erkek, 84 bin 207’si kadın. Buna göre kadın akademisyenlerin oranı yüzde 46,4’e yükselmiş oldu.
Türkiye’deki üniversitelerde kadın akademisyenler arasında 12 bin 296 profesör, 9 bin 947 doçent, 20 bin 728 doktor öğretim üyesi görev yapıyor. Profesörlerin yüzde 34,3’ü, doçentlerin yüzde 41,8’i, doktor öğretim üyelerinin yüzde 47,4’ü yine kadınlardan oluşuyor. Kadın öğrenci ve akademisyen sayısında artış olması olumlu bir durumdur, ancak yeterli değildir.